Kan Hastalıkları (Hematoloji)
Hematoloji, anemi (kansızlık), kanamalar, lösemi (kan kanseri, akut ve kronik lösemi), multipl miyelom ile benzeri rahatsızlıklar başta olmak üzere; kemik iliği, lenf sistemi ve kan ile ilgili hastalıkları inceleyen bilim dalıdır.
Demir Eksikliği Anemisi: Halsizlik, yorgunluk, saç dökülmesi, tırnakta kırılma, okul çocuklarında dikkat eksikliği ve iştahsızlık en önemli belirtisidir. Çocuklarda hızlı büyüme, kadınlarda adet kanamasının fazla olması, hamilelik, erkeklerde mide bağırsak hastalıklarına bağlı gelişir. Alerji riski olduğu için hastane şartlarında doktor gözetiminde verilmesi uygundur.
B12 Eksikliği: Halsizlik, yorgunluk, unutkanlık, el ve ayakta uyuşma en önemli belirtisidir. Vejetaryenlerde, mide rahatsızlığı olanlarda ve bazı ilaçlara bağlı olarak gelişebilmektedir. Hastalığın altında yatan neden bulunduktan sonra tedavi uygulanır. Genellikle tedavi kas içine uygulama şeklinde yapılmaktadır.
Folat Eksikliği: B12 eksikliği benzeri klinik ve laboratuar bulguları vardır. Mutlaka bir nedeni vardır. Eksikliğinde anemi yanında huzursuz bacak sendromu ve hamilelerde nörol tüp defekti dediğimiz sakat doğumlara neden olabilmektedir.
Akdeniz Anemisi Taşıyıcılığı: Demir eksikliğini taklit eder. Saç dökülmesi, tırnakta kırılma vb bulgulara neden olmaz. Laboratuar bulguları da demir eksikliğine benzer. Hastaların birçoğu yanlışlıkla demir tedavisi alır ama tedaviden fayda görmezler.
Hemolitik anemiler : En önemli belirtisi halsizlik, yorgunluk, sarılık, dalak büyüklüğü ve genç yaşta safra kesesinde taşı olan hastalarda düşünülür. Bu grupta sıcak tip, soğuk tip otoimmün hemolitik anemiler, enzim eksiklikleri, herediter sferositoz, orak hücreli anemi gibi hastalıklar yer alır.
Aplastik Anemi: Kemik iliğinde kan hücrelerinin eritrosit, lökosit ve trombosit (beyaz küre, kırmızı küre ve kan pulcuklarının) üretilememesi sonucu oluşan hastalıktır. Halsizlik, kanama, ateş en önemli belirtisidir. Teşhisi kemik iliği biyopsisi ile konulmaktadır. Tedavisinde ilaç tedavisi ve ilik nakli gerekmektedir.
Kronik Hastalık Anemisi: Kanser, verem, romatizmal hastalıklar, böbrek hastalıkları, karaciğer hastalığı ve şeker hastalığının seyrinde görülen anemilerdir. Kansızlığın önemli bir nedenidir. Kanı çok düşük olan hastalara gözlem şeklinde veya yatarak kan transfüzyonu yapılabilmektedir.
Kanamalı Hastalıklar
Kanama diyatezi/eğilimi hastalıkları doğuştan olabileceği gibi sonradan da gelişebilmektedir. Bu hastalarda en önemli belirtiler;
- Peteşi (çok küçük kanama)
- Purpura (2-3 mm kanama)
- Ekimoz (büyük morluklar)
- Burun kanaması
- Diş eti kanaması
- Bayanlarda mens kanamalarının süre ve miktar olarak fazla olması (7 günden uzun,yatağa düşecek kadar kanama olması)
- Mide, bağırsak kanaması
- Sünnet sonrası kanamanın durmaması
- Eklem içi kanama
- Kas içi kanama
- Diyabet
Diyabet, pankreas artık insülin yapamadığında veya vücut ürettiği insülini iyi kullanamadığında ortaya çıkan kronik bir hastalıktır.
İnsülin, pankreas tarafından üretilen, yediğimiz gıdalardan gelen glikozun kan akışından vücuttaki hücrelere enerji üretmek için geçmesine izin veren bir anahtar gibi davranan bir hormondur. Tüm karbonhidratlı yiyecekler kandaki glikoza bölünür. İnsülin, glukozun hücrelere girmesine yardımcı olur.
İnsülin üretememek veya etkili şekilde kullanmamak, kanda yükselmiş glikoz seviyelerine (hiperglisemi olarak bilinir) yol açar. Uzun vadede yüksek glikoz seviyeleri vücutta hasara ve çeşitli organ ve dokularda yetersizliklere yol açar.
Üç ana diyabet türü vardır:
- Tip 1
- Tip 2
- Gebelik
• Tip 1 diyabet her yaşta gelişebilir, ancak en sık çocuklarda ve ergenlerde görülür. Tip 1 diyabetiniz olduğunda, vücudunuz çok az insülin üretir veya hiç insülin üretemez, bu da kan şekeri seviyesini kontrol altında tutmak için günlük insülin enjeksiyonlarına ihtiyacınız olduğu anlamına gelir.
• Tip 2 diyabet yetişkinlerde daha yaygındır ve tüm diyabet vakalarının yaklaşık % 90’ını oluşturur. Tip 2 diyabetiniz varsa, vücudunuz ürettiği insülini iyi kullanmaz. Tip 2 diyabet tedavisinin temel taşı, fiziksel aktivite ve sağlıklı beslenme de dahil olmak üzere sağlıklı yaşam tarzıdır. Bununla birlikte, zamanla tip 2 diyabet hastalarının çoğu kan glikoz seviyelerini kontrol altında tutmak için oral ilaçlar ve / veya insülin kullanması gerekecektir.
• Gebelik diyabeti, hamilelik sırasında yüksek kan şekeri içeren ve hem anne hem de çocukta komplikasyonlarla ilişkili olan bir diyabet türüdür. Genellikle hamilelikten sonra kaybolur, ancak kadınlar etkilenir ve çocukları daha sonra yaşamda tip 2 diyabet gelişme riski altındadır.
Diyabet Belirtileri
Tip 1 diyabette semptomlar genellikle anidir ve hayatı tehdit edici olabilir; bu nedenle genellikle oldukça hızlı bir şekilde teşhis edilir. Tip 2 diyabette, birçok insanın hiçbir semptomu yoktur; diğer bulgular ‘yaşlanmanın’ bir parçası olarak görüldüğü fark edilmeyebilir.
Bu nedenle, belirtiler fark edildiğinde diyabetin komplikasyonları zaten mevcut olabilir.
Yaygın semptomlar şunlardır:
- Her zamankinden daha fazla susamak
- Çok sık idrara çıkmak
- Yorgun ve uyuşuk hissetmek
- Sürekli açlık hissi
- İyileşmeyen yaralar
- Kaşıntı, cilt enfeksiyonları
- Bulanık görme
- Açıklanamayan kilo kaybı (tip 1)
- Yavaş yavaş ağırlık koyarak (tip 2)
- Ruh hali dengesizlikleri
- Baş ağrısı
- Baş dönmesi
- Bacaklarda ve elllerde ağrı ve karıncalanma
- Tedavi
Ne tür bir diyabetinizin olduğuna bağlı olarak, kan şekeri izleme, insülin ve oral ilaçlar tedavide rol oynayabilir. Sağlıklı beslenme, kilo kontrolü ve düzenli aktiviteye katılmak da diyabetin tedavisinde önemli faktörlerdir.
Diyabet yönetiminin önemli bir parçası; genel sağlığınız kadar, sağlıklı bir beslenme ve egzersiz planı ile kilonuzu korumaktır:
Sağlıklı beslenme: Popüler algıların aksine, spesifik bir diyabet diyeti yoktur. Diyetinizi daha fazla meyve, sebze, yağsız protein ve kepekli tahıllara (besin ve lif bakımından yüksek, yağ ve kalorinin düşük olduğu) ve doymuş yağları, rafine karbonhidratları ve tatlıları azaltmaya odaklanmanız gerekir.
Ancak ne ve ne kadar yemeniz gerektiğini anlamak zor olabilir. Bir diyetisyen, sağlık durumunuza, beslenme tercihlerinize ve yaşam tarzınıza uygun bir beslenme planı oluşturmanıza yardımcı olabilir.
Fiziksel aktivite: Herkesin düzenli egzersiz yapması gerekir ve diyabet hastaları bu bir istisna değildir. Egzersiz, şekeri enerji olarak kullanıldığı hücrelere taşıyarak kan şekeri seviyenizi düşürür. Egzersiz aynı zamanda insüline duyarlılığınızı artırır, bu da vücudunuzun hücrelerinize şeker taşımak için daha az insüline ihtiyaç duyduğu anlamına gelir.
Yapacağınız egzersizler için uzman bir doktora danışın. Ardından, yürüyüş, yüzme veya bisiklete binmek gibi hoşunuza giden aktiviteleri seçin. En önemlisi de fiziksel aktiviteyi günlük yaşantınızın bir parçası haline getirmektir.
Haftada 3-4 kez en az 30 dakika veya daha fazla egzersiz yapmayı hedefleyin. Egzersiz araları günde üç defa 10 dakika kadar olabilir. Uzun süre egzersiz yapmadıysanız, yavaş yavaş başlayın.
Kan şekerini izlemek
Tedavi planınıza bağlı olarak, insülin kullanıyorsanız kan şekerinizi günde dört kez veya daha sık kontrol edebilir ve kaydedebilirsiniz. Dikkatli izleme, kan şekeri seviyesinin hedef aralığınızda kaldığından emin olmanın tek yoludur. İnsülin kullanmayan tip 2 diyabet hastaları genellikle kan şekerlerini çok daha az kontrol ederler.
Dikkatli bir yönetimle bile, kan şekeri seviyeleri bazen tahmin edilemez şekilde değişebilir. Kan şekeri seviyenizin gıda, fiziksel aktivite, ilaçlar, hastalık, alkol, stres ve kadınlar için hormon seviyelerinde dalgalanmalara karşı nasıl değiştiğini doktorunuzla birlikte çalışarak öğreneceksiniz.
Gebelik Diyabet Tedavisi
Kan şekeri seviyenizi kontrol etmek bebeğinizi sağlıklı tutmak ve doğum sırasındaki komplikasyonlardan korunmak için esastır. Sağlıklı bir beslenme ve egzersiz yapmanın yanı sıra, tedavi planınız kan şekerinizi izlemeyi ve bazı durumlarda insülin veya oral ilaçlar kullanmayı içerebilir.
Doktorunuz ayrıca doğum sırasında kan şekeri seviyenizi izler. Kan şekeri yükselirse, bebeğiniz doğumdan hemen sonra kan şekeri düşüklüğüne yol açabilecek yüksek insülin salgılayabilir.